DİĞER
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Saklı bir bahçe gibi bu roman dizisi, bir kez dalabilirseniz içine her duyuya hitap edebilecek güzelliklerle dolu: görsel ve işitsel olmakla kalmayıp damağa, buruna ve tabii tensel olana da hitap eden anlatılar bunlar. Aslında bir anlamda son derece eğlendirici olması da cabası."
"Vermeer’in Delft Manzarası, Proust’a göre dünyanın en güzel resmidir. Hayranlık duyduğu ressam hakkında romanında sadece Swann’a Vermeer incelemesi yazdırmakla yetinmez. Ressamı ebedi kılarak, Bergotte’yi bu resmin önünde öldürmeyi seçer. Proust’la birlikte Vermeer’in şaheserine bakanlar önce bu güzelliğin içinde kaybolur, sonra o sarı duvara tutunurlar."
"Onun yazdıkları lirik şiiri çağrıştırır, bir öznenin iç konuşmalarını, sayıklamalarını. Lirik şair nasıl sözlerinin, sanatının kifayetsizliğinin farkına varıp kendisine karşılık veremeyeceği nesnelere ve kavramlara başvurursa, Edgü’nün anlatıcısı ya da konuşan öznesi de okurunu durup soluklanmaya, anlatılanları sorgulamaya çağırır."
"Romanın basılamamasında Selma Rıza’nın 1899’da Paris’e giderek Jön Türk muhalefetine dahil olmasının ve muhalif gazetelerde yazılar yayımlamasının da payı olsa gerek."
"Kültürlü, iyi eğitim almış, Avrupa görmüş çok güzel bir kadının cinayet(ler) işleyebileceği düşüncesi karşısındaki şaşkınlık tefrikalarda uzun uzun tartışılırken romanda kısaca geçiştiriliverilir. Peki, biraz önce belirttiğim gibi, bu Selma’yı bir vampir romanının kahramanına çevirecek atmosferi yaratmakta etkili olduğu kadar, yazarını bir nebze ürkütmüş de olabilir mi? İntiharlardan bahis, seri cinayet işleyen bir kadın devri için fazla 'modern' kaçmış olabilir mi?"
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Ebru Thwaites Diken altı filmlik örneklemini Türkiye toplumunun tarihsel, kültürel ve toplumsal gelişmeleriyle bağdaştırarak bir sinema sosyolojisi çalışması yapmış. Bu incelemenin odak noktasını gösteri kavramı oluşturuyor; böylelikle siyaset ve din olgularının gösteriyle ilişkisi ortaya konuyor."
"The erotic, particularly concerning women in the Arab world and for women of Arab heritage, has become a very tricky terrain to navigate, there is the spectre of Orientalist voyeurism and salacious pornographization, and the more recent Islamophobic permutations of the same idea, which transforms women from being hyper-sexual to being non-sexual."
“Erotik olanın alanına girmek, özellikle Arap dünyasının ve bu mirasın kadınları düşünüldüğünde, gezinmesi çok zor bir arazide yolunu bulmaya çalışmak demek – keza Oryantalist röntgenciliğin ve müstehcen pornografikleştirmenin heyulası da mevcut orada, aynı fikrin daha güncel ve kadını aşırı cinsellikten cinsel olmayana indirgemek isteyen İslamofobi permütasyonu da…”
"Uwe Timm, – ’68 kuşağına mensup solcu bir yazar olarak ailesiyle yüzleşmeye karar vermiş. Kardeşimin Gölgesinde, abisini gördüğü o tek andan hatırında kalanlarla başlıyor. Uwe o günlerde üç yaşında. Karl-Heinz kardeşini kucaklayıp havada süzerken birlikte tek anılarının bu olacağından, birkaç ay sonra Ukrayna’da öleceğinden habersiz..."
Harper Lee'nin yıllarını akıtıp da yayınlamadığı hakiki suç kitabı ve başka suçlar üstüne
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık